Akşamın belirsizliğinde yazıların kendi kendilerine bana kendilerini anlatmalarını izliyorum. Sessizlik içindeler. Ve herkes biraz sessizlik içinde değil mi bu saatlerde? Yarışılamayacak saatlerde. Her bir mutluluğun nedeni olamayacak saatlere. Evet, bir anlatı var. Evet, anlatımlar var. Bu bir mutluluk aracı değil. Bana anlattıklarında mutluluk yok. Olamadı. Belki de olamayacak. Tüm mutsuzluğun sebebi bu olamaz.
Her gün bunu deneyebilir miyim? Ve yarın sabahta onlara bakarım. İçinde kendi beklentilerimi bulurum. Olmaması gerekenler demek isterim. Ve onlar da olmaması gerekenleri anlatmak zorunda olduklarını söylerler. Bence onları dinlemeye devam etmeliyim.
Çok gerçek. Gerçekliğin çok olabilmesi imkansız. Buna inanan kelimeleri gece aklımdan geçiriyorum. Bana anlatıyorlar. Ve evet daha uzun zaman anlatmaya devam edecekler eğer ben burada durmaya devam edeceksem. Hayat devam eder. Hayat kelimelerin anlaşılmaları için de kendisin var eder.
Bunu deneyenler bu akşam ne kadar umutsuzluk hissettiler acaba? Onlar bunu ne kadar düşündü acaba?
Yarın akşamı hayal ederek mutsuz olanlar ne hissettiler acaba? Ben onları anlatırken gerçekten de anlatmak manalara bürünebilir mi? Yarın sabah olamayacak mı? Yarın sabah aynı anlamlar ve anlatımlar oldukları yerlerde kalacaklar mı? Öyle olursa bunu bilmenin bana iyi gelmesini isteyeceğim. Hisler iyi geldiklerinde mi güzeller? Kim söyleyebilir bunu?
Bazen daha uzun bakılmayı tercih eder kelimeler. Ben de onların içinde düşüyorum. Bu bir beceri veya beceriksizlik. Bu bir kanıt veya değil. Gece daha iyi okunan kelimelerin anlamları da bunun içindedir. Belki biraz daha yalnızdırlar o kadar..
Her gece de mutsuzluk ve mutsuz kelimeler üzerine düşünmek mutlu olmaya yeter mi? Sadece bunu merak etmiyorum. Gece kelimelerini de merak etmiyorum. Hayatın bu saatte olanlarını da merak etmiyorum. Kimse merak etmiyor. Kelimeler neden yalnız?
Belirli dünyaların içindeki anlamları çıkarmaya yarayan kelimeleri sevmek zor değil. Neden kelimeler sevilmek zorunda? Böyle değil diyor bir söz. Ve böyle olabilir diyor başka bir söz. Böyle olabilir. Veya böyle olmalı.
Yazının tüm tekrarlılıkları ile onlardan bıktığımı kendime anlatmaya çabalıyorum. Öylece duruyorlar orada. Durmaya devam etmelerini istiyorum. Ne ben onları terk edebilirim ne de onlar herhangi bir insanı terk edebilirler. Hayat terkedilemez. Ölmek ise burada farklı bir manadadır.
Haydi bitsin diye bekliyorsun. Onları orada bırakamam diyorsun. Böyle söylediğin için acı çekiyorsun. Ve herkes biraz acıyı hissettiğini anlatıyor. Herkes herkesin acısına biraz daha mı ortak oluyor. Garip. Hayır garip değil. Garip kelimesi kullanılmaya değmeyecek bir kelime. Ona kızmayı bırakabilirsiniz.
Zayıflayan ışık ve onu gören gözler anlamların ucunu bu gecelik de bırakacaklar. Dün hep nasıl olduysa öyle olacak. Defalarca anlatılmaktan solmuş ve sararmış manaların anlamlarını bilmekten dolayı iyi hissedemeyeceğiz. Herkes için böyle değildir. Herkes herkes için bunun doğrusunu bulabilir mi?
Comments