Kendimi muhafazakar olarak görmüyorum ancak bazı daha çok muhafazakarlıkta geçen kavramların siyasal hayattaki yerlerine ciddi önem veriyorum. Bunlardan iki tanesi istikrar ve devamlılık. Siyasalın karmaşık ve kritik dünyasında bu kavramlara olan ihtiyacı rahatlıkla farkedebiliriz. Bu kavramları daha öngörülebilir ve bunun sonrasında daha doğru yönlendirilebilir bir siyasal hayatın en önemli gerekliliklerinden olarak görüyorum. Sürekli olarak belirsizlikler içeren “değişim” siyasetinin bugüne kadar yarattığı maliyetlerin farkında olarak, istikrar ve devamlılık kavramlarının belki de biraz daha önem kazandıklarını düşünüyorum. Muhafazakarlığın gerekli olan farklılaşmalara yer vermeyen siyasetinin durağanlığından da uzaklaştıkça bu kavramların katacakları faydaları söylemem gerektiğini hissediyorum.
Türkiye’de elbette son zamanlarda ciddi siyasal problemler var. Bunlar görmezden gelinemez, ancak siyasetin problemlerinin çözümlerinin de yine siyasetin öngörülebilirliklerinin içinde bulunmasından yanayım. İster ekonomik problemler, ister kamuoyu ile olan ilişkiler, ister yönetimsel zaaflar, radikal ve keskin bir şekilde değişime uğratılmak istendiğinde -veya olağan zamanında seçimsel bir süreç içerisinde bunlara yanıt verilmediğinde- bu durumların getirdiği maliyetlerden daha fazlasına katlanmak zorunda kalabiliriz.
Muhalefet kendi içerisinde haklı görünerek hemen “erken seçim” istemekte. Evet, böyle bir talep meşrudur ancak problemler sadece erken seçim ile giderilebilecek türden problemler midir? Problemli döviz kuru değişimleri veya faiz meselesini erken seçimle istediğiniz raya oturtmanızdan sonra karşınıza gelebilecek siyasal sorunlara nasıl yanıtlar vereceksiniz? Modern siyasetin içinde belirli anlamlara kavuşmuş olan yönetim ve yönetimsel devamlılıkların siyaset için ne kadar gerekli olduğunu göremiyor muyuz?
Üstelik benim buradaki meselem AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın iktidarda kalmasının devamını istemek değil. Yeri ve olası zamanı geldiğinde seçmenler verdikleri oyları ile farklı bir partiyi ve kişiyi iktidara getirebilirler. Buradaki en kritik durumun ancak kamu düzeni ve “gerçekçi” anlamıyla bir iktidarın “fiilen” – sizin istediğiniz doğrultuda siyaset yapılmaması doğrudan yönetilemezlik değildir- görevini yerine getirememesidir.
Peki şöyle de düşünelim: Erken seçimden istediği sonuçlar alınamazsa veya erken seçim sonrası doğacak problemlerden sonra yine erken seçim istenirse nasıl bir durumla karşı karşıya kalırız? Böyle bir olasılığın önemli faydalar getireceğini düşünüyor muyuz? Siyasal yönetim burada artık işlevselliğini yitirme tehlikesine gelir ve “süreklileşmiş” siyasal yönetim – idari krizlerinin içinde kalabiliriz. Türkiye’nin yakın tarihinde zamanında yapılmayan seçimler veya seçim zamanı gelmeden siyasetin engellenmesinin yarattığı maliyetleri hepimiz ödemedik mi?
Bir durumu daha söylemek durumundayız. Günümüzün siyasal problemleri bu “erken seçim” isteği ve talebinden de “gücünü” alıyor olamaz mı? Öngörülebilir bir siyasal ortamda gelecek siyasal “değişimler” herkese kazan kazan durumunu verebilir. İstikrarlı “demokrasilerde” bunun önemi ortadadır. Gelecekse, seçimlerin zamanında yapılmasıyla bir “rahatlamanın” gelmesini tercih ederim. Belirsizliklere sürekli verilen seçim yanıtlarının bitmeyen ve sürdürülemez dünyasında sıkışıp kalmayı hak etmiyoruz.
Comentarios