Rusya’nın Ukrayna’ya olan saldırısı devam ediyor. Hemen aklımıza bu savaş nerede sona erebilir diye bir soru gelebilir. Bu soruyu sormak doğaldır ve bu soru üzerinden fikirlerimizi çoğaltabiliriz. Bununla birlikte belirsizliklerin varlığı siyasalı takip edenlerin güncelindeki yerini de uzun zamandır koruyor. Rusya’ya karşı koyacak bir güç olarak Batı ittifakının özellikle ekonomik yaptırımlar üzerinden çizdiği siyasetin hangi gelişmeleri ortaya çıkaracağı merak ediliyor. Rusya’nın bir bakıma bu yaptırımlardan sonra daha ne kadar dayanabileceği ve saldırılarına ne zaman son vereceği önemli sorular olarak ortaya çıkıyor.
Bütün saldırıları karşısında Rusya’nın gücünün “sahada” -Ukrayna’da- dengelenememesi ve Rusya’nın barış çağrılarına “karşılık” vermemesi Rusya’nın kararlılığını gösteriyor. Nereye kadar gidebilecek bir kararlılıktır bu? Rusya’nın çizip oluşturduğu ve kendi istediğinde bitecek bir savaşın sonunun Rusya ve Batı ittifakında farklı olarak anlaşıldığını söylemek durumundayız. Bir taraf için savaşın sonu silahlı çatışmaların ve saldırganlığın sonu iken diğer taraf için bu Ukrayna’dan istediğini tamamıyla almak ve Ukrayna savaşı sonrası istediklerini almaya başlayacağı zaman manasına geliyor.
Rusya barışta değil, yeni çatışmaların devamlılığında uzlaşmak istiyor. Rusya’nın barışı, sahada ve masada kendi istediklerini maksimum seviyede elde etmek. Bunu dünyaya açıkça gösteriyor ve ilan ediyorlar. Ukrayna’da istediğini elde ettikten sonraki adımlarının içinde de yeni saldırganlıkların olabileceğini bugünden dersler çıkararak düşünebiliriz.
Uluslararası siyasetin devamlılığı içinde Batı ittifakı için başarı olarak görülebilecek olanın Rusya’nın fiili gücünün Ukrayna sınırlarında dengelenmesi olduğunu da söyleyebiliriz ama bir yandan da farklı başarı kabullerini de konunun içinde dahil etmek gerekiyor. Bununla birlikte NATO ile Rusya arasındaki siyasetin sıcaklığını “sınır çizgilerinin” belirlemesinin “kalıcı” barışı tehlike altına alacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Nükleer tehditlerin olasılığının yarattığı korkunun tarafların sınırlarının yakınlıklarından da aldığını belirtmekte fayda var.
Savunma ve strateji olarak meselenin Rusya’yı fikri olarak ikna etmek çabalarını da içermesi gerektiğini düşünmekteyim. Rusya’nın siyasal fikirleri ise sığ bir otoriter-totaliter yapıda kesin inançlılık olarak kaldıkça uzlaşma noktasının barış ile değil yeni çatışmalar ile tanımlanması yüksek olasılık içerecektir.

Comments